Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
çok iyi
Meanings of
"çok iyi"
in English Turkish Dictionary : 140 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
çok iyi
alpha plus
n.
2
General
çok iyi
funkiness
n.
3
General
çok iyi
elegant
adj.
4
General
çok iyi
roaring
adj.
5
General
çok iyi
banner
adj.
6
General
çok iyi
of the first water
adj.
7
General
çok iyi
celestial
adj.
8
General
çok iyi
exceptional
adj.
9
General
çok iyi
dandy
adj.
10
General
çok iyi
bully
adj.
11
General
çok iyi
some
adj.
12
General
çok iyi
jolly good
adj.
13
General
çok iyi
outstanding
adj.
14
General
çok iyi
great
adj.
15
General
çok iyi
very good
adj.
16
General
çok iyi
good
adj.
17
General
çok iyi
bang up
adj.
18
General
çok iyi
choice
adj.
19
General
çok iyi
excellent
adj.
20
General
çok iyi
first-class
adj.
21
General
çok iyi
extra
adj.
22
General
çok iyi
devastating
adj.
23
General
çok iyi
admirable
adj.
24
General
çok iyi
unrivalled
adj.
25
General
çok iyi
terrific
adj.
26
General
çok iyi
cool
adj.
27
General
çok iyi
unrivaled
adj.
28
General
çok iyi
barrie [scotland] [dialect]
adj.
29
General
çok iyi
blinging
adj.
30
General
çok iyi
much
adj.
31
General
çok iyi
bumper
adj.
32
General
çok iyi
phantastic
adj.
33
General
çok iyi
phantastical
adj.
34
General
çok iyi
precellent [obsolete]
adj.
35
General
çok iyi
sick-dog
adj.
36
General
çok iyi
superbad
adj.
37
General
çok iyi
superexcellent
adj.
38
General
çok iyi
superslick
adj.
39
General
çok iyi
nicely
adv.
40
General
çok iyi
highly
adv.
41
General
çok iyi
very well
adv.
42
General
çok iyi
famously
adv.
43
General
çok iyi
tip-top
adv.
44
General
çok iyi
only too
adv.
45
General
çok iyi
thumbs up
interj.
46
General
çok iyi
good job
interj.
Colloquial
47
Colloquial
çok iyi
thumbs-up
n.
48
Colloquial
çok iyi
bumping
adj.
49
Colloquial
çok iyi
dude
adj.
50
Colloquial
çok iyi
dudical
adj.
51
Colloquial
çok iyi
whale on
adj.
52
Colloquial
çok iyi
kickin’
adj.
53
Colloquial
çok iyi
kicken
adj.
54
Colloquial
çok iyi
primo
adj.
55
Colloquial
çok iyi
blazing
adj.
56
Colloquial
çok iyi
bold
adj.
57
Colloquial
çok iyi
hot
adj.
58
Colloquial
çok iyi
diesel
adj.
59
Colloquial
çok iyi
gravycakes
adj.
60
Colloquial
çok iyi
hard-core
adj.
61
Colloquial
çok iyi
kickin
adj.
62
Colloquial
çok iyi
fandabidozi [uk]
adj.
63
Colloquial
çok iyi
five-by-five
adj.
64
Colloquial
çok iyi
lit
adj.
65
Colloquial
çok iyi
superterrific
adj.
66
Colloquial
çok iyi
bonny [dialect] [uk]
adv.
67
Colloquial
çok iyi
a bit of all right
expr.
68
Colloquial
çok iyi
bang up
expr.
69
Colloquial
çok iyi
a-ok
expr.
70
Colloquial
çok iyi
a (damn) sight too good
expr.
71
Colloquial
çok iyi
like a bomb [uk/new zealand]
expr.
72
Colloquial
çok iyi
hang of a
expr.
73
Colloquial
çok iyi
a hang of
expr.
74
Colloquial
çok iyi
nice one
expr.
75
Colloquial
çok iyi
neato (canito)
exclam.
76
Colloquial
çok iyi
all right
exclam.
77
Colloquial
çok iyi
all right
exclam.
78
Colloquial
çok iyi
fire
exclam.
79
Colloquial
çok iyi
def (definitely)
abrev.
80
Colloquial
çok iyi
ftw (for the win)
abrev.
Idioms
81
Idioms
çok iyi
mean
adj.
82
Idioms
çok iyi
heavy
adj.
83
Idioms
çok iyi
right royal
adj.
84
Idioms
çok iyi
like a champ
adv.
85
Idioms
çok iyi
heck of a
expr.
86
Idioms
çok iyi
about it
expr.
87
Idioms
çok iyi
bout it
expr.
88
Idioms
çok iyi
all well and good
expr.
89
Idioms
çok iyi
out of this world
expr.
90
Idioms
çok iyi
world of good
expr.
91
Idioms
çok iyi
full well
expr.
92
Idioms
çok iyi
like nobody's business
expr.
93
Idioms
çok iyi
no mean
expr.
94
Idioms
çok iyi
got it going on
expr.
95
Idioms
çok iyi
over the top
expr.
96
Idioms
çok iyi
a heaven on earth
expr.
97
Idioms
çok iyi
like a million
expr.
98
Idioms
çok iyi
like a million bucks [us/south africa]
expr.
Speaking
99
Speaking
çok iyi
bully for you
expr.
100
Speaking
çok iyi
that's cool
expr.
Technical
101
Technical
çok iyi
excellent
adj.
Computer
102
Computer
çok iyi
goodgood
expr.
Archaic
103
Archaic
çok iyi
trye
adj.
104
Archaic
çok iyi
surprising
adj.
Slang
105
Slang
çok iyi
mickey mouse
n.
106
Slang
çok iyi
amazeballs
n.
107
Slang
çok iyi
gravy
n.
108
Slang
çok iyi
grouse
adj.
109
Slang
çok iyi
el primo
adj.
110
Slang
çok iyi
funky-fresh
adj.
111
Slang
çok iyi
bangin'
adj.
112
Slang
çok iyi
hellacious
adj.
113
Slang
çok iyi
kick-ass
adj.
114
Slang
çok iyi
ill
adj.
115
Slang
çok iyi
illing
adj.
116
Slang
çok iyi
piff [uk]
adj.
117
Slang
çok iyi
fully sick
adj.
118
Slang
çok iyi
crash-hot [australia/new zealand]
adj.
119
Slang
çok iyi
supergood
adj.
120
Slang
çok iyi
def
interj.
121
Slang
çok iyi
out there
expr.
122
Slang
çok iyi
cold stupid fresh
expr.
123
Slang
çok iyi
bad
expr.
124
Slang
çok iyi
good onya
expr.
125
Slang
çok iyi
(as) fine as dick's hatband
expr.
126
Slang
çok iyi
that's rad
expr.
127
Slang
çok iyi
bitchin'
exclam.
128
Slang
çok iyi
bitchen
exclam.
129
Slang
çok iyi
bitching
exclam.
130
Slang
çok iyi
gold
exclam.
131
Slang
çok iyi
super cool
exclam.
British Slang
132
British Slang
çok iyi
good crack
n.
133
British Slang
çok iyi
gradeley
n.
134
British Slang
çok iyi
baller status
n.
135
British Slang
çok iyi
jolly good
adj.
Modern Slang
136
Modern Slang
çok iyi
a bit of alright
adj.
137
Modern Slang
çok iyi
all sick
adj.
138
Modern Slang
çok iyi
all gravy
adj.
139
Modern Slang
çok iyi
a and b the c of d (above and beyond the call of duty)
expr.
140
Modern Slang
çok iyi
all reet
exclam.
Meanings of
"çok iyi"
with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
çok iyi bir iş
a plum job
n.
2
General
çok iyi şans
best of luck
n.
3
General
çok iyi bir iş
a plum post
n.
4
General
çok iyi işitme
acute hearing
n.
5
General
çok iyi kişi
beauty
n.
6
General
çok iyi şey
beauty
n.
7
General
beysbolda çok sayıda iyi vuruşun yapıldığı oyun
slugfest
n.
8
General
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum
potemkin village
n.
9
General
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum
potyomkin village
n.
10
General
çok iyi şey
the business
n.
11
General
çok iyi kimse
the business
n.
12
General
çok iyi durumda olan sikke
mint
n.
13
General
çok iyi durumda olan damga
mint
n.
14
General
çok iyi durumdaki araba
minter
n.
15
General
çok iyi gitmek
go like a bomb
v.
16
General
çok iyi gitmek (işler)
thrive
v.
17
General
bir şeyi çok iyi bilmek
have something at one's fingertips
v.
18
General
çok iyi biliyormuş gibi kullanmak (bir sözü)
bandy about
v.
19
General
çok iyi bir şey olmak
be quite something
v.
20
General
çok iyi gelişmek/büyümek
thrive
v.
21
General
-den çok iyi olmak
outclass
v.
22
General
-den çok daha iyi bir performans göstermek
outdo
v.
23
General
çok iyi olmak
excel
v.
24
General
çok iyi bir pozisyonda olmak
fly high
v.
25
General
çok iyi öğrenmek
learn something very well
v.
26
General
çok iyi bilmek
know something by heart
v.
27
General
çok iyi bilmek
know by heart
v.
28
General
(şarkı vb) çok daha iyi söylemek
sing much better than
v.
29
General
birini çok iyi tanımak
know someone very well
v.
30
General
aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak
be great at anything he/she sets one's mind to
v.
31
General
çok iyi bir aileden gelmek
come from a very good family
v.
32
General
çok iyi dans etmek
dance very well
v.
33
General
bir şeyi çok iyi bilmek
know something very well
v.
34
General
çok iyi kondisyonda/durumda olmak
be in great shape
v.
35
General
çok iyi performans sergilemek
give a very good performance
v.
36
General
çok iyi performans göstermek
give a very good performance
v.
37
General
bir müzik aletini konuşturmak/çok iyi çalmak
play a musical instrument very well
v.
38
General
(rol) çok iyi ve hızlı şekilde yapmak
blaze away
v.
39
General
çok iyi atış yapmak
overshoot
v.
40
General
çok iyi çalmak
outthieve
v.
41
General
çok daha iyi
better by far
adj.
42
General
çok daha iyi
much better
adj.
43
General
çok iyi olmayan
unbrilliant
adj.
44
General
çok iyi durumda
undamaged
adj.
45
General
çok iyi durumda
undestroyed
adj.
46
General
çok iyi olmayan
unideal
adj.
47
General
duyuları çok iyi
sagacious
adj.
48
General
çok iyi veya başarılı
mega
adj.
49
General
çok iyi konumda
golden
adj.
50
General
çok iyi durumda
golden
adj.
51
General
çok iyi geliştirilmiş veya geniş kapsamlı (beceri)
compleat
adj.
52
General
çok iyi araştırılmış
ploughed [rare]
adj.
53
General
çok iyi bilinen
supereminent
adj.
54
General
çok daha iyi
all the better
adv.
55
General
hepsi çok iyi
all too well
adv.
56
General
çok iyi bir biçimde
finely
adv.
57
General
çok daha iyi
a lot better
adv.
58
General
çok iyi değil
after a fashion
adv.
59
General
çok iyi bir şekilde
splendidly
adv.
60
General
çok iyi bir şekilde
gorgeously
adv.
61
General
çok iyi bir şekilde
magnificently
adv.
62
General
çok iyi bir şekilde
resplendently
adv.
63
General
çok iyi bilinen
famously
adv.
64
General
herkesin çok iyi bildiği
famously
adv.
65
General
çok iyi bir şekilde
champion [dialect]
adv.
66
General
çok iyi bir halde
overwell
adv.
67
General
çok iyi şekilde
clever [dialect]
adv.
68
General
çok iyi bir şekilde
fine
adv.
69
General
çok iyi bir şekilde
first-rate
adv.
70
General
çok iyi!
bravissimo
interj.
Phrasals
71
Phrasals
(bir şeyde) çok iyi olmak
excel at (something)
v.
72
Phrasals
(bir şeyde) çok iyi olmak
excel in (something)
v.
Phrases
73
Phrases
çok iyi/güzel
the berries
expr.
74
Phrases
çok iyi/güzel
it's the berries
expr.
75
Phrases
en/çok (komik/iyi/kötü)
quite the (most something)
expr.
76
Phrases
bu/bu sefer/böyle/şimdi (çok) daha iyi (oldu)
that’s (much) better
expr.
77
Phrases
ya çok iyi ya da çok kötü sonuçlanan durum
boom or bust
expr.
78
Phrases
çok iyi derecede ingilizce
excellent command of english
expr.
79
Phrases
çok iyi bir aşçı
no mean cook
expr.
80
Phrases
çok daha iyi
much better
expr.
81
Phrases
çok daha iyi
better still
expr.
82
Phrases
çok daha iyi
way better
expr.
83
Phrases
iyi yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir
it's never too late to do well
expr.
84
Phrases
çok iyi olurdu
(one) could stand (something)
expr.
85
Phrases
çok daha iyi
heaps better
expr.
86
Phrases
çok daha iyi
infinitely better
expr.
Proverb
87
Proverb
bir işte çok iyi bir yere gelmek (yükselmek) istiyorsan en alttan başlayıp adım adım yükselmelisin
he who would climb the ladder must begin at the bottom
Colloquial
88
Colloquial
çok iyi olur
good deal
n.
89
Colloquial
çok iyi/yakın arkadaş
best bud
n.
90
Colloquial
çok iyi seviyede
god tier
n.
91
Colloquial
çok iyi örnek
an object lesson
n.
92
Colloquial
çok iyi bilinen bir olay
ancient history
n.
93
Colloquial
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım
dream team
n.
94
Colloquial
öyle çok iyi (biri veya bir şey) olmama
no bargain
n.
95
Colloquial
çok iyi (biri/bir şey)
hang of a (someone or something)
n.
96
Colloquial
uçuş veya helikopterler konusunda çok iyi olan kimse
rotorhead
n.
97
Colloquial
çok iyi babalık yapan kimse
superdad
n.
98
Colloquial
çok iyi bir iş yapmak
do a hell of a job
v.
99
Colloquial
çok iyi bilmek
know inside out
v.
100
Colloquial
çok iyi tanımak
know someone good
v.
101
Colloquial
çok iyi nişan almak
have very good aim
v.
102
Colloquial
çok iyi tanımak
know inside out
v.
103
Colloquial
işinde çok iyi olmak
be very good at what he/she does
v.
104
Colloquial
çok iyi vakit geçirmek
have the craic
v.
105
Colloquial
koşullar çok iyi olmasa da elinden gelenin en iyisini yapmak
make the best of it
v.
106
Colloquial
çok iyi olmak
be the bomb
v.
107
Colloquial
çok iyi bir performans sergilemek
kill
v.
108
Colloquial
(bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak
have it (all) over someone or something (in something)
v.
109
Colloquial
bir şeyden çok daha iyi olmak
that beats something all to pieces [rural]
v.
110
Colloquial
çok iyi anlaşmak
get along famously (with someone)
v.
111
Colloquial
çok iyi anlaşmak
get on famously [old-fashioned]
v.
112
Colloquial
çok iyi anlaşmak
get along famously [old-fashioned]
v.
113
Colloquial
bir konuda/bir şeyi yapmada çok iyi olmak
be a great one for something/for doing something
v.
114
Colloquial
çok iyi gitmek
be going gangbusters [us]
v.
115
Colloquial
çok iyi/olağanüstü bir performans sergilemek
be on
v.
116
Colloquial
çok iyi/olağanüstü oynamak
be on
v.
117
Colloquial
-i çok iyi bilmek
be well aware that...
v.
118
Colloquial
kopmak (çok iyi olmak)
jump
v.
119
Colloquial
çok iyi olmak
(have) got it going on
v.
120
Colloquial
bir şeyin çok iyi bir örneği olmak
be no mean...
v.
121
Colloquial
çok iyi olmak
slap
v.
122
Colloquial
çok iyi olmak
go hard
v.
123
Colloquial
çok iyi/hoş
butter
adj.
124
Colloquial
muhteşem/çok iyi
ducky
adj.
125
Colloquial
gerçekten çok iyi
dudical
adj.
126
Colloquial
gerçekten çok iyi
real gone
adj.
127
Colloquial
çok iyi oyuncularla dolu
loaded [us]
adj.
128
Colloquial
çok iyi araştırılmış
plowed [rare]
adj.
129
Colloquial
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something
adv.
130
Colloquial
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi)
a helluva someone or something
adv.
131
Colloquial
için çok iyi!
bully for!
interj.
132
Colloquial
senin/onun/onlar için çok iyi
bully for you/him/her/them
interj.
133
Colloquial
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış
no better than (one) ought to be
expr.
134
Colloquial
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış
no better than (one) should be
expr.
135
Colloquial
çok iyi/sıkı/süper/harika (kişi/şey)
one heck of a (something or someone)
expr.
136
Colloquial
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi
notch above
expr.
137
Colloquial
yürü be, çok iyi gidiyorsun!
you're killing it!
expr.
138
Colloquial
çok iyi (nasılsın sorusuna cevaben)
peachy keen
expr.
139
Colloquial
çok iyi değil
not-so-good
expr.
140
Colloquial
çok iyi durumda
in the pink
expr.
141
Colloquial
çok daha iyi
tant mieux [french]
expr.
142
Colloquial
çok iyi anlaşılmış
in focus
expr.
143
Colloquial
çok iyi bilinen
in focus
expr.
144
Colloquial
çok iyi değil
not much of a
expr.
145
Colloquial
çok daha iyi (olur vb)
so much the better
expr.
146
Colloquial
çok iyi!
deal!
expr.
147
Colloquial
çok iyi bir biçimde
with a bang
expr.
148
Colloquial
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi
a notch better
expr.
149
Colloquial
kendine çok iyi bak
take very good care of yourself
expr.
150
Colloquial
kendine çok ama çok iyi bak
take very good care of yourself
expr.
151
Colloquial
çok iyi anlaştık
we just clicked
expr.
152
Colloquial
gerçekten çok iyi
wicked bad
expr.
153
Colloquial
(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi
(all) the better to (do something)
expr.
154
Colloquial
çok iyi ya
that's a fine how-de-do
expr.
155
Colloquial
çok iyi ya
that's a fine how-de-do
expr.
156
Colloquial
çok iyi değil
not too hot
expr.
157
Colloquial
çok da iyi değil
not too hot
expr.
158
Colloquial
çok iyi durumda değil
not too hot
expr.
159
Colloquial
pek/çok iyi değil
not too hot
expr.
160
Colloquial
pek/çok iyi durumda değil
not too hot
expr.
161
Colloquial
çok iyi değil
not so hot
expr.
162
Colloquial
çok da iyi değil
not so hot
expr.
163
Colloquial
çok iyi durumda değil
not so hot
expr.
164
Colloquial
pek/çok iyi değil
not so hot
expr.
165
Colloquial
pek/çok iyi durumda değil
not so hot
expr.
166
Colloquial
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi
a (damn) sight better (than somebody/something)
expr.
167
Colloquial
çok daha iyi
a sight better
expr.
168
Colloquial
çok daha iyi
all to the better
expr.
169
Colloquial
çok daha iyi
all to the better
expr.
170
Colloquial
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good job too
expr.
171
Colloquial
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good job too
expr.
172
Colloquial
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good thing too
expr.
173
Colloquial
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good thing too
expr.
174
Colloquial
… olması çok iyi
(it's) a good job/thing (that)
expr.
175
Colloquial
çok iyi dedin
I couldn't have said it better myself
expr.
176
Colloquial
çok olması her zaman iyi değildir
more is less
expr.
177
Colloquial
çok iyi (bilmek/tanımak)
only too well
expr.
178
Colloquial
hem de çok iyi/yakından (bilmek/tanımak)
only too well
expr.
179
Colloquial
çok daha iyi
streets ahead [uk]
expr.
180
Colloquial
bunu (bu iğrenç, rahatsız edici şeyi) söylediğin çok iyi oldu, teşekkürler
thanks for sharing
expr.
181
Colloquial
çok iyi/hoş oldu
that went down a treat
expr.
182
Colloquial
bu çok iyi
that's sweet
expr.
183
Colloquial
çok iyi!
bonus!
exclam.
184
Colloquial
çok iyi ya
how-de-do [us]
exclam.
185
Colloquial
çok iyi iş!
nice work! [uk]
exclam.
Idioms
186
Idioms
çok daha iyi bir plan veya önlem
a trick worth two of that
n.
187
Idioms
çok iyi sahnelenen şey
grandstand play
n.
188
Idioms
çok iyi kimse
a living doll
n.
189
Idioms
iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci
marksman
n.
190
Idioms
(bir şeyde/işte) çok iyi
a past master (in something)
n.
191
Idioms
(bir şeyde/işte) çok iyi
a past master (of something)
n.
192
Idioms
(bir şeyde/işte) çok iyi
a past master (at something)
n.
193
Idioms
görüş açısı/manzarası çok iyi konum
a ringside seat
n.
194
Idioms
görüş açısı/manzarası çok iyi konum
a ringside view
n.
195
Idioms
çok iyi zaman
a whale of a (good) time
n.
196
Idioms
çok iyi bir etki
a world of good
n.
197
Idioms
verilen/harcanan para için çok iyi
a bigger bang for the buck
n.
198
Idioms
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi
a bigger bang for the buck
n.
199
Idioms
birlikte çok iyi vakit geçirilen kimse
boon companion
n.
200
Idioms
çok iyi durumda
fat of the land
n.
201
Idioms
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse
lean, mean (something) machine
n.
202
Idioms
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan şey
potemkin
n.
203
Idioms
bir konuda çok iyi olmak
be a great one for (doing something)
v.
204
Idioms
çok iyi/süper olmak
be (the) bomb
v.
205
Idioms
çok iyi/süper olmak
be the bomb [us]
v.
206
Idioms
(her gerektiğinde) çok çalışarak iyi iş çıkarmak
answer the bell
v.
207
Idioms
mükemmel/çok iyi olmak
be the business
v.
208
Idioms
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak
come off with flying colors
v.
209
Idioms
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak
come through with flying colors
v.
210
Idioms
araları çok iyi olmak
be as thick as thieves
v.
211
Idioms
bir şeyi çok iyi bilmek
know something through and through
v.
212
Idioms
bir şeyi çok iyi yapabilmek
have something at one's fingertips
v.
213
Idioms
bir şeyde çok iyi olmak
be a dab hand
v.
214
Idioms
birine çok kibar/iyi davranmak
kill someone with kindness
v.
215
Idioms
birbirine çok iyi gitmek
be in accord with
v.
216
Idioms
birini çok iyi tanımak
get on a first-name basis with someone
v.
217
Idioms
bir şeyi çok iyi öğrenmek/anlamak
have (something) down cold
v.
218
Idioms
birinden çok daha iyi olmak
be streets ahead of someone
v.
219
Idioms
birinden çok daha iyi olmak
stand head and shoulders above someone
v.
220
Idioms
birbirine çok iyi gitmek
be in tune with
v.
221
Idioms
bir şeyi çok iyi yapıyor/yapabiliyor olmak
have down to a science
v.
222
Idioms
birbirine çok iyi gitmek
be in harmony with
v.
223
Idioms
bir şeyde çok iyi olmamak
be no great shakes
v.
224
Idioms
birini çok iyi tanımak
be on a first-name basis with someone
v.
225
Idioms
çok iyi bilmek
have at one's fingertips
v.
226
Idioms
çok iyi uymak
fit someone to a t
v.
227
Idioms
çok iyi becerebilmek
have something at one's fingertips
v.
228
Idioms
çok iyi hissetmek
feel like a million dollars
v.
229
Idioms
çok iyi bilmek
know something forwards and backwards
v.
230
Idioms
çok iyi başlamak
be off to a flying start
v.
231
Idioms
çok iyi zaman geçirmek
have a field day
v.
232
Idioms
çok iyi bir iş çıkarmak
make a good fist of doing something
v.
233
Idioms
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak
have red-carpet treatment
v.
234
Idioms
çok iyi vakit geçirmek
have a whale of a time
v.
235
Idioms
çok iyi gitmek
go down a storm
v.
236
Idioms
çok iyi tanımak
read like a book
v.
237
Idioms
çok iyi başlamak
get off to a flying start
v.
238
Idioms
çok iyi denetlenmek
be well in hand
v.
239
Idioms
çok iyi bilmek
have something at one's fingertips
v.
240
Idioms
çok iyi performans göstermek/sergilemek (sporcu)
play a blinder
v.
241
Idioms
çok iyi bir başlangıç yapmak
be off to a flying start
v.
242
Idioms
çok iyi bilmek
know something inside out
v.
243
Idioms
çok iyi hissetmek
feel like a million bucks
v.
244
Idioms
çok iyi işlemek/çalışmak
work like a charm
v.
245
Idioms
çok iyi niyetli olmak
not to have a bad bone in one's body
v.
246
Idioms
çok mutlu ve iyi hissetmek
be in one's glory
v.
247
Idioms
çok iyi bir başlangıç yapmak
get off to a flying start
v.
248
Idioms
davranışlarını çok iyi tahlil etmek
read like a book
v.
249
Idioms
çok iyi bilmek
know something backwards
v.
250
Idioms
çok iyi bilmek
know where all the bodies are buried
v.
251
Idioms
çok iyi konuma gelmek
ride high
v.
252
Idioms
çok iyi bilinmek
be on the map
v.
253
Idioms
çok uğraşarak tekrar eski iyi durumuna dönmek
claw one's way back from something
v.
254
Idioms
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak
get red-carpet treatment
v.
255
Idioms
çok iyi anlamak
read like a book
v.
256
Idioms
çok iyi bilmek
know something backwards and forwards
v.
257
Idioms
çok iyi bilmek
have a head for
v.
258
Idioms
çok iyi uymak
suit someone to a t
v.
259
Idioms
çok iyi durumda olmak
be in the pink of condition
v.
260
Idioms
çok iyi durumda olmak
live on the fat of the land
v.
261
Idioms
kendini çok iyi hissetmemek
be feeling a little under the weather
v.
262
Idioms
kendini çok iyi hissetmek
feel on top of the world
v.
263
Idioms
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
keep one's finger on the pulse
v.
264
Idioms
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have one's finger on the pulse
v.
265
Idioms
kendisini çok iyi hissetmek
be in a transport of delight
v.
266
Idioms
kendini çok iyi hissetmemek
feel a little under the weather
v.
267
Idioms
kendisini çok iyi hissetmek
be in a transport of joy
v.
268
Idioms
kitabını yazmış olmak (çok iyi bilmek)
wrote the book on something
v.
269
Idioms
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak
have something down to a fine art
v.
270
Idioms
(ağrı/acı/dert gibi) bir şeye çok iyi gelmek
work wonders with something
v.
271
Idioms
-den çok daha iyi olmak
stand head and shoulders above
v.
272
Idioms
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek
know something only too well
v.
273
Idioms
(diğerlerinden) çok daha iyi olmak
knock spots off somebody/something
v.
274
Idioms
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak
have something off to a fine art
v.
275
Idioms
çok iyi bir cinsel deneyim yaşamak
feel the earth move
v.
276
Idioms
çok elverişli/iyi durumda olmak
have an easy time of it
v.
277
Idioms
çok elverişli/iyi konumda olmak
have an easy time of it
v.
278
Idioms
çok iyi özelliklere sahip olmak
have (someone's or something's) good points
v.
279
Idioms
çok iyi anlaşmak
get on famously
v.
280
Idioms
sayılarla arası çok iyi olmak
have a head for figures
v.
281
Idioms
sayılara kafası çok iyi basmak
have a head for figures
v.
282
Idioms
iki şeyi birbirinden çok iyi ayırt etmek
know a hawk from a handsaw
v.
283
Idioms
bir şeyi çok iyi yapmak
do it up brown
v.
284
Idioms
işini çok iyi yapmak
do it up brown
v.
285
Idioms
benzerlerinden çok daha iyi, büyük olmak
be in a different league
v.
286
Idioms
çok iyi bilmek
know full well
v.
287
Idioms
çok iyi farkında olmak
know full well
v.
288
Idioms
bir şeyi çok iyi bilmek
have/know/get something off pat
v.
289
Idioms
birini çok iyi anlamak/tanımak
get under (one's) skin
v.
290
Idioms
birini çok iyi anlamak/tanımak
get under your skin
v.
291
Idioms
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak
have (something) off pat
v.
292
Idioms
bir şeyi çok iyi bilmek
have something off pat
v.
293
Idioms
bir şeyi çok iyi bilmek
have something down pat
v.
294
Idioms
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak
have (something) down pat
v.
295
Idioms
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak
get (something) down pat
v.
296
Idioms
çok iyi ve ayrıntılı bilmek
know like a book
v.
297
Idioms
(birini) çok iyi tanımlamak
get (one) bang to rights
v.
298
Idioms
(biri/bir şey) hakkında çok iyi düşüncelere sahip olmak
think greatly of (someone or something)
v.
299
Idioms
(biri/bir şey) hakkında çok iyi görüşleri olmak
think greatly of (someone or something)
v.
300
Idioms
bir şey yapmanın çok iyi bir yolunu bulmak
have the right idea
v.
301
Idioms
(bir şeyden) çok daha iyi olmak
beat (something) all to pieces
v.
302
Idioms
bir şeyi çok iyi yapmak
knock (something) out of the ballpark
v.
303
Idioms
bir şeyi çok iyi yapmak
knock (something) out of the park
v.
304
Idioms
(bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek
know (something) like the palm of (one's) hand
v.
305
Idioms
çok iyi bir seçim/tercih yapmak
pick a winner
v.
306
Idioms
(bir şeyde) birinden ya da bir şeyden çok iyi olmak
have it (all) over someone or something (in something)
v.
307
Idioms
birinden çok daha iyi olmak
have (got) it all over
v.
308
Idioms
birinden çok daha iyi olmak
have it all over (someone)
v.
309
Idioms
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
be a shining example (of someone or something)
v.
310
Idioms
çok iyi gitmek/olmak
be all roses
v.
311
Idioms
çok iyi gitmek/olmak
be a bed of roses
v.
312
Idioms
yakıt tasarrufu çok iyi olmak
run off smell of an oily rag [australia/new zealand]
v.
313
Idioms
yakıt tasarrufu çok iyi olmak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand]
v.
314
Idioms
çok iyi ve ayrıntılı bilmek
know like a book
v.
315
Idioms
bir şeyi çok iyi yapmak
have something down to a fine art
v.
316
Idioms
bir şeyi çok iyi yapmak
have got something down to a fine art [uk]
v.
317
Idioms
çok iyi bir ünü/şöhreti olmak
bat one thousand
v.
318
Idioms
çok iyi bir özgeçmişi olmak
bat one thousand
v.
319
Idioms
bir şeyde/bir şeyi yapmakta çok iyi olmak
be a dab hand at something/at doing something [uk]
v.
320
Idioms
çok iyi bir örnek olmak
be a shining example
v.
321
Idioms
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
be a shining example (of somebody/something)
v.
322
Idioms
çok iyi bir örnek olmak
be a shining light
v.
323
Idioms
dıştan çok iyi/parlak görünüp içi fos olmak
be all fur coat and no knickers
v.
324
Idioms
çok iyi olmak
be good news
v.
325
Idioms
çok iyi (bir şey) olmak
be no mean (something)
v.
326
Idioms
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
be streets ahead (of somebody/something) [uk]
v.
327
Idioms
birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak
beat somebody/something hollow
v.
328
Idioms
birini çok iyi olduğu bir alanda/konuda geride bırakmak
beat someone at their own game
v.
329
Idioms
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak
come through (something) with flying colors
v.
330
Idioms
birine/bir şeye çok iyi gelmek
do somebody/something a world of good
v.
331
Idioms
birine/bir şeye çok iyi gelmek
do somebody/something a power of good
v.
332
Idioms
birine/bir şeye çok iyi gelmek
do someone or something a power of good
v.
333
Idioms
çok iyi öğrenmek/anlamak
have down cold
v.
334
Idioms
çok iyi hissetmek
feel like a million dollars
v.
335
Idioms
çok iyi hissetmek
feel like a million
v.
336
Idioms
(birine) tam/çok iyi uymak
fit (one) to a t
v.
337
Idioms
(birine) tam/çok iyi uymak
fit (someone) like a glove
v.
338
Idioms
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek
get (one's) number
v.
339
Idioms
çok iyi bir başlangıç yapmak
get off to a flyer
v.
340
Idioms
çok iyi başlamak
get off to a flyer
v.
341
Idioms
çok iyi anlaşmak
get along famously [old-fashioned]
v.
342
Idioms
birini çok iyi anlayıp doğru olarak tanımlamak
get someone bang to rights [uk]
v.
343
Idioms
(bir şeyi) çok iyi becermek
have (got) a knack for (something)
v.
344
Idioms
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak
have a ringside seat
v.
345
Idioms
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak
have a ringside view
v.
346
Idioms
çok iyi vakit geçirmek
have a whale of a (good) time
v.
347
Idioms
bir şeyi çok iyi bilmek
have something at your fingertips
v.
348
Idioms
bir şeyi çok iyi yapabilmek
have something at your fingertips
v.
349
Idioms
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have your finger on the pulse
v.
350
Idioms
(bir şeyi) çok iyi bilmek
get (something) down pat
v.
351
Idioms
(bir şeyi) çok iyi bilmek
have (something) down pat
v.
352
Idioms
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have/keep your finger on the pulse
v.
353
Idioms
ağzı çok/iyi laf yapmak
kiss the blarney stone
v.
354
Idioms
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia]
v.
355
Idioms
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
knock the socks off (someone or something)
v.
356
Idioms
(hepsini/her şeyi) çok iyi bilmek
know (all) too well
v.
357
Idioms
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak
know (someone or something) inside out
v.
358
Idioms
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek
know (someone or something) through and through
v.
359
Idioms
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) backward [us]
v.
360
Idioms
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) backward and forward [us]
v.
361
Idioms
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) forward and backward [us]
v.
362
Idioms
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) inside and out
v.
363
Idioms
çok iyi bilmek
know backwards and forwards
v.
364
Idioms
çok iyi bilmek
know forwards and backwards
v.
365
Idioms
çok iyi bilmek
know like the palm of hand
v.
366
Idioms
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek
know only too well
v.
367
Idioms
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek
know only too well
v.
368
Idioms
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak
know somebody/something backwards [uk]
v.
369
Idioms
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak
know somebody/something inside out
v.
370
Idioms
bir şeyi çok iyi bilmek
know something like the back of your hand
v.
371
Idioms
yakıt tasarrufu çok iyi olmak
run off the smell of an oily rag [australia/new zealand]
v.
372
Idioms
kulağa çok iyi gelmek
sound like a (real) winner
v.
373
Idioms
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
stand head and shoulders above (someone or something)
v.
374
Idioms
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
stay head and shoulders above (someone or something)
v.
375
Idioms
çok iyi uymak
suit to a t
v.
376
Idioms
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
tower head and shoulders above (someone or something)
v.
377
Idioms
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
tower head and shoulders over (someone or something)
v.
378
Idioms
kafası çok iyi
loaded to the gills
adj.
379
Idioms
verilen/harcanan para için çok iyi
bigger bang for the buck
adj.
380
Idioms
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi
bigger bang for the buck
adj.
381
Idioms
(bir şeyde) çok iyi
death on (something)
adj.
382
Idioms
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış
down cold
adj.
383
Idioms
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış
down to a fine art
adj.
384
Idioms
-de çok iyi
hot on
adj.
385
Idioms
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış
no better than you should (or ought to) be
adj.
386
Idioms
(bir şeyde) çok iyi değil
not so hot at (something)
adj.
387
Idioms
(bir şeyde) çok da iyi değil
not so hot at (something)
adj.
388
Idioms
çok iyi bir başlangıç yapmış
off to a flying start
adj.
389
Idioms
çok iyi başlamış
off to a flying start
adj.
390
Idioms
çok iyi şekilde
to (good) advantage
adv.
391
Idioms
çok iyi şekilde
to (better) advantage
adv.
392
Idioms
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade
the best is yet to be
expr.
393
Idioms
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade
the best is yet to come
expr.
394
Idioms
çok daha iyi
a heap sight better
expr.
395
Idioms
çok iyi bir iş/parti/hikaye
a whale of a (job/party/story)
expr.
396
Idioms
çok kibar ve iyi giyimli erkek çocuğu
little ford fauntleroy
expr.
397
Idioms
çok iyi durumda
in top form
expr.
398
Idioms
çok iyi durumda
mint condition
expr.
399
Idioms
çok iyi değil
no great shakes
expr.
400
Idioms
çok iyi yapma
in the groove
expr.
401
Idioms
morali ve sağlığı çok iyi
as fit as a fiddle
expr.
402
Idioms
morali ve sağlığı çok iyi
as fit as a flea
expr.
403
Idioms
her şey çok iyi gidiyor
everything's roses
expr.
404
Idioms
her şey çok iyi gidiyor
everything's (or it's all) roses
expr.
405
Idioms
bu işte çok/iyi para var
there's gold in them there hills
expr.
406
Idioms
bu işte çok/iyi para var
there's gold in them thar hills
expr.
407
Idioms
iyi muameleden çok kötü muamele
more kicks than halfpence [obsolete]
expr.
408
Idioms
çok daha iyi
a (damn) sight better
expr.
409
Idioms
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good job too
expr.
410
Idioms
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good job too
expr.
411
Idioms
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good thing too
expr.
412
Idioms
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good thing too
expr.
413
Idioms
… çok iyi oldu
(it’s) a good thing (that)...
expr.
414
Idioms
… çok iyi oldu
(it’s) a good job (that)...
expr.
415
Idioms
-de çok iyi
a great one for
expr.
416
Idioms
(bir şey yapmada) çok iyi
a great one for (doing something)
expr.
417
Idioms
-in çok iyi bir örneği
a whale of a …
expr.
418
Idioms
çok iyi (bir şey)
a whale of a (something)
expr.
419
Idioms
çok iyi bildiğin
at your fingertips
expr.
420
Idioms
ya çok iyi ya çok kötü
feast or famine
expr.
421
Idioms
birinden/bir şeyden çok daha iyi
head and shoulders above someone or something
expr.
422
Idioms
çok iyi durumda
in the pink of condition [dated]
expr.
423
Idioms
çok iyi durumda
in the pink of health
expr.
424
Idioms
çok iyi/başarılı
no slouch
expr.
425
Idioms
(bir şeye) rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda
none the worse (for something)
expr.
426
Idioms
'-e rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda
none the worse for
expr.
427
Idioms
kulağa harika/çok iyi geliyor!
sounds like a winner!
expr.
428
Idioms
çok iyi zaman
whale of a time
expr.
429
Idioms
çok iyi/eğlenceli vakit
whale of a time
expr.
Speaking
430
Speaking
bir süreliğine izin alsam çok iyi olacak
it's for the best that i take some time off
expr.
431
Speaking
bu çok iyi bir haber
that is great news
expr.
432
Speaking
beni çok iyi dinle
you listen to me and you listen well
expr.
433
Speaking
bir çok insan daha iyi görünmek ister
most people want to look better
expr.
434
Speaking
bir çok insan daha iyi görünmek isterler
most people want to look better
expr.
435
Speaking
benim çok iyi dostumdur
he's a very good friend of mine
expr.
436
Speaking
bu hepimiz için çok iyi
it's good for all of us
expr.
437
Speaking
bence çok iyi bir fikir değildi
I don't think that was such a good idea
expr.
438
Speaking
beni çok iyi anlıyor
he/she totally gets me
expr.
439
Speaking
bitki yetiştirmekten çok iyi anlıyorum
I got quite a little green thumb
expr.
440
Speaking
benim çok iyi dostumdur
she's a very good friend of mine
expr.
441
Speaking
çok iyi görünüyorsun
you look great
expr.
442
Speaking
çok iyi düşün
think long and hard
expr.
443
Speaking
çok iyi olur
that would be great
expr.
444
Speaking
çok iyi iş çıkartıyorsun
you're doing a great job
expr.
445
Speaking
çok iyi gidiyorsun
you're doing so great
expr.
446
Speaking
çok iyi vakit geçirdik
we've had a lovely time
expr.
447
Speaking
çok iyi bir dinleyicisin
you're such a good listener
expr.
448
Speaking
çok iyi anlaşan iki arkadaştık
we were pretty decent friends
expr.
449
Speaking
çok iyi vakit geçirdim
I had a lovely time
expr.
450
Speaking
çok teşekkür ederim iyi akşamlar
thank you very much good evening
expr.
451
Speaking
çok iyi vakit geçirdim
I've had a lovely time
expr.
452
Speaking
çok iyi olur
that will be great
expr.
453
Speaking
çok iyi vakit geçirdik
we had a lovely time
expr.
454
Speaking
her şey çok iyi giderken bile
even in the best of times
expr.
455
Speaking
her şey çok iyi gidiyor
it's all going really well
expr.
456
Speaking
ingilizceyi çok iyi bilmiyorum
I don't speak english very well
expr.
457
Speaking
ingilizcem çok iyi değil
my english is not very well
expr.
458
Speaking
ingilizceniz çok iyi
your english is very good
expr.
459
Speaking
ingilizceyi çok iyi konuşamıyorum
I don't speak english very well
expr.
460
Speaking
işleri çok iyi çekip çeviriyor
she's an excellent manager
expr.
461
Speaking
ingilizceyi çok iyi bilmiyorum
I don't know english very well
expr.
462
Speaking
ingilizcen çok iyi
your english is very good
expr.
463
Speaking
onlar çok iyi yemek yapıyorlar
they cook very well
expr.
464
Speaking
onlar çok iyi yemek yaparlar
they cook very well
expr.
465
Speaking
o çok iyi bir bahçivandır
she is a very good gardener
expr.
466
Speaking
kafam çok iyi
I'm so high
expr.
467
Speaking
olsa çok iyi olur
it would be great if
expr.
468
Speaking
ona hakkını vermelisin çok iyi bir iş çıkardı
you've really got to hand it to him he has done a fine job
expr.
469
Speaking
onu çok iyi bir yere götürmek istiyorum
I want to take her someplace really nice
expr.
470
Speaking
son zamanlarda çok iyi
he has been doing real well lately
expr.
471
Speaking
şimdi çok daha iyi hissediyorum
I feel a lot better now
expr.
472
Speaking
pek çok insan daha iyi görünmek ister
most people want to look better
expr.
473
Speaking
seni çok iyi anlıyorum
I hear ya on that
expr.
474
Speaking
senle ben çok iyi arkadaş olacağız
we're going to be great friends
expr.
475
Speaking
pek çok insan daha iyi görünmek isterler
most people want to look better
expr.
476
Speaking
sen çok iyi ingilizce konuşuyorsun
you speak english very well
expr.
477
Speaking
sizi çok iyi anlıyorum
I understand you very well
expr.
478
Speaking
pek çok insan daha iyi görünmek istediklerini söylerler
most people say they want to look better
expr.
479
Speaking
seni çok iyi anlıyorum
I understand you very well
expr.
480
Speaking
(iki şeyi karşılaştırırken) çok daha iyi
that beats something all to pieces
expr.
481
Speaking
(iki şeyi karşılaştırırken) her haliyle çok daha iyi
that beats all to pieces
expr.
482
Speaking
(iki şeyi karşılaştırırken) her haliyle çok daha iyi
that beats something all to pieces
expr.
483
Speaking
(iki şeyi karşılaştırırken) çok daha iyi
that beats all to pieces
expr.
484
Speaking
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm awful with names
expr.
485
Speaking
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm awful at names
expr.
486
Speaking
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm terrible at names
expr.
487
Speaking
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm terrible with names
expr.
Trade/Economic
488
Trade/Economic
çok iyi bir teklif veya anlaşma
megadeal
n.
Politics
489
Politics
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı
potemkin village
n.
490
Politics
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı
potyomkin village
n.
Insurance
491
Insurance
çok iyi korumalı riziko
highly protected risk
n.
Technical
492
Technical
çok iyi havalandırılmış şartlar
well-ventilated conditions
n.
493
Technical
çok iyi fırınlanmış tuğla
clinker
n.
Telecom
494
Telecom
çok iyi mahremiyet
pretty good privacy
n.
Gastronomy
495
Gastronomy
çok iyi kalitedeki şarap
grand cru
n.
Agriculture
496
Agriculture
durumu çok iyi olan (toprak)
in good heart
expr.
Sport
497
Sport
ribaundda çok iyi olan oyuncu
rebounder
n.
498
Sport
özellikle kritik zamanlarda çok iyi performans gösteren atlet
money player
n.
499
Sport
çok fazla iyi oyuncuya sahip olma
depth [us]
n.
500
Sport
çok iyi yapmak
do jolly well
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of çok iyi
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy